“25’inde herkes yeteneklidir. Marifet,

ona 50’sinde de sahip olmaktır.”

Edgar Degas

 

 

Resim en korktuğum dersti, galiba yeteneksizdim. (Resim tutkumun özel nedeni olabilir mi?) Koleksiyonerlik sürecimde tek kriterim vardı: Beni ilk bakışta mıknatıs gibi çeken yapıtları toplardım. Nuri İyem, her dönemi itibariyle, çekici bulduğum bir ender ustaydı. Resimlerini görünce içim mi titrerdi? Kırık bir ney sesi eşliğinde sanki nostaljik safarilere çıkardım.

Edpa Sanat Galerisi, 1980’lerde İstanbul resim dünyasının simge kuruluşuydu. Bir süre bir Edpa grup şirketinde yöneticilik yapmıştım. O sanat galerisi ve yöneticisi Suna Gönen Hanımefendi, sanat sevgimin ateşleyicisi olmuşlardır.

Nuri İyem’e sergi açılış kokteyllerinde rastladığımı anımsıyorum. Bir köşede heykel gibi durur, gerekmezse konuşmazdı. O anda beyninde resim yaptığını düşünürdüm. Gözleri, beni ikon-portrelerindeki hüzünbaz gözlere sürüklerdi. Ağzını açtığı anda, ses dalgalarında, gök kuşağının renk cümbüşü süzülecek sanırdım.

Özgün ve öncü sanatçı Nuri İyem, büyük ressam Nazmi Ziya ile estet/yazar Ahmet Hamdi Tanpınar’ın öğrencisi olma ayrıcalığını yaşadı. Güzel Sanatlar Akademisi’nden birincilikle mezun olmasına neden olan tablosunda olgunluğu zaten yakalamıştı. Değişik evrelerinde yarattığı tüm soyut, nü, portre ve diğer figüratif yapıtları benimserim. 1965-2005 döneminde toplumsal-gerçekçi akımda karar kılması kendisine yakışmıştır.

Nuri İyem’in simgesi sayılan kırsal kadın portrelerinde ön plana çıkan o gözlerde, Anadolu bozkırının tepkisi, gizemi ve sorgulamasını görürüm. O portrelerin fonunda bir soyut resimcik mi gizlenmiştir? Aykırı renklerin symbiosisi çarpıcıdır ve adeta tuvaldeki her gözenek fırçayla te-ker te-ker okşanmıştır.

Usta ressam 60 yılda 2600 tablo üretmiştir ve onlar 1000’i aşkın koleksiyonu varsıllaştırır. “Türk resminin Orhan Veli’si kimdir?” diye bir anket yapılsaydı, derhal “Nuri İyem” derdim.

 

Yüzüncü doğum yılında anısına derin saygıyla.

 

Selçuk Altun